FRANSA CHP BİRLİĞİ BAŞKANI UĞUR BAYRAM GÜVEN’LE TÜRK TOPLUMUNUN SORUNLARINI KONUŞTUK

317
19 Şubat 2024 tarihinde Tansu Sarıtaylı tarafından eklendi

Yıllarını Fransa’da kurulmuş bir birliğin başkanlığı yaparak halkın hizmetine sunmuş değerli bir başkanı tanıtırken kendisinden çalışmaları ve birliğin yönetimi konusunda başta bizleri ve sizleri bilgilendirmesi isteminde bulunduk.
Bugün burada Cumhuriyet Halk Partisi Fransa Birliği Başkanı Uğur Bayram Güven’den Birliğin Çalışmalarıyla ilgili siz izleyicilerimiz için Sayın Güven’den aldığımız Bilgileri sizlere www.hodrimeydan.tv kanalıyla aktardık.

Tansu SARITAYLI- Sayın Güven, konuşmamıza başlarken önce dernek projesinin ortaya çıkış sürecini anlatabilir misiniz?

Uğur Bayram GÜVEN- Öncelikle size çok teşekkür ederek başlayayım. Yani böyle bir fikri oluşturup yaşama geçirdiğiniz için. Çünkü bu kalıcı bir çalışma olacak. Daha ileriki tarihlerde de kullanabileceğiz. Bu vesileyle bu fırsatı da yarattığınız için sizlere çok çok teşekkür ediyorum.

CHP fikrinin oluşması çok ilginç bu odada oldu. O zamanlar yurtdışı koordinatörümüz Ali Kılıç vardı. Maltepe Belediye Başkanı oldu. Sonra burada da bir toplantı yapmıştık yani Anadolu Kültür Merkezi’nde, burada kararlaştırıldı. Bir dernek oluşması, dernekten önce daha ziyade birlikteliğin oluşması için, bir çatı altında toplanabilmek için buradan start verildi. Bunun için toplanan 50’ye yakın arkadaşla başladık. Bunun önderliğini yapan Hüseyin Çiçek’ti. Ona da buradan çok teşekkürlerimi sunuyorum. Yani sonuçta bu beyefendinin katılımı, çevresini ayağa kaldırması bu konuda çalışmalarıyla, geçmiş birikimleriyle bizlere de birtakım imkanlar sunmuş oldu. Yani çok kısa bir süre olmasa da 3 yıla yakın bir sürede biz böyle bir dernekçilik faaliyetine başladık.

Önce yer aradık, yer bulamadık. Bununla ilgili bütçe oluşması en önemli konulardan biriydi. Gittiğimiz yerlerde de böyle bir çatı altında toplanmak istiyoruz dedik, projemizi anlattık. Ancak ev sahipleri ‘yok’ dediler, ‘derneğe vermiyoruz’ dediler. Tabi kafalarında soru işaretleri vardı. Birincisi böyle bir Türk dernek yapısını Fransızların pek kabul etmemesi, bizlere daha farklı bir biçimde bakmaları, girişimimiz için zor oldu. Gerçekten zor oldu. Mesela Montreuil’de bir yer bulmuştuk ve bulduğumuz yeri seçim çalışması için kullanıyorduk. Bununla ilgili oradaki hanımefendi bizi polise şikayet etti. ‘İşte bunlar Türkler, ne yapacakları belli olmaz, burayı bombalar, biz de bu evin üzerinde oturuyoruz bundan dolayı biz korkuyoruz’ demişler. Bizi oradan hemen uzaklaştırdılar. Ev sahibi bizi aradı, böyle bir şeyi kabul etmediğini söyledi.

Zaten geçici olarak, seçimle ilgili bir bir dernek faaliyetinde bulunmuştuk. Hani insanlar gelsinler gitsinler üye yapma bazında. Gerçekten çok zor oldu yani, bir çatı altında bir dernek yapılanması altında toplanabilmek. Ondan sonra derneğimizi kurduk. Sizin sorunuza karşılık her şey bütün atılımlar burada gerçekleştirildi. İlk toplantımızın burada olması, Anadolu Kültür Merkezi’nin yerinin olması dahi bizler için sevindirici bir olaydı. Şimdiden teşekkür ederim. Geçmiş bir teşekkür tabi de emekleri geçtiği için sağ olsunlar.

Tansu SARITAYLI- Okuyucularım daha doğrusu izleyenler için biraz da kendinizi tanıtır mısınız?
Uğur Bayram GÜVEN- Evet ben Bayram Uğur Güven. Türkiye’de öğretmendim, eşim Paris’teydi. 90’lı yılların başında buraya geldik. Ben hemen gelemedim ama Türkiye’den gelmek de istememiştim. Buraya geldikten sonra çalışmak lazım. Restorancılık faaliyetlerine girdik. Son yaptığımız restorana kadar da bu faaliyetleri devam ettirdik. Ama şöyle bir şey de diyebilirim hep bütün çevremize açık olduk, insanlarla iyi ilişkilerimiz güler yüzü sohbetlerimiz toplantılarımız oldu, dostluklarımız oldu. Hiç kimseyle sorun yaşamadık. Böyle politik olarak dahi, insani ilişkiler bazında çok büyük bir problem çıkartmadan, ses çıkmadan bu günlere geldik.

Tansu SARITAYLI- Derneğin, daha doğrusu birliğin yürüttüğü çalışmalar hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Uğur Bayram GÜVEN- Şimdi ben tekrar dernekleşme sürecine geçeyim. İlk derneğimizi Paris’in 11’inci bölgesi 81 Bulvard Volter’de açtık. Orada bir beyefendi bize öyle bir imkan sundu, hemen hemen 60 metrekare bir yerdi. Bir yeriniz olduğu zaman elinizde çantalarla gitmiyorsunuz, sonuçta bir derneğimiz ve kalıcı bir adresiniz var. İnsanları oraya davet edebiliyorsunuz. Sohbet için olsun özel görüşmeleriniz için olsun dernek yerinin olması büyük bir avantaj. Düşünsenize yani ciddiyet anlamında da çok farklı bir takım şeyler oluyor. Elinizde bir çanta var ve çantanızla, arkadaşlarla dolaşıyorsunuz. Dernek yerimiz olduğunda bu çalışmalara büromuzda devam edebiliyorduk.Bu vesileyle sırf CHP camiası değil yani Sosyal Demokrat bu tür şeylere gönül vermiş böyle beraberliklerin oluşması için çaba sarf eden bütün arkadaşlarımızı, duyarlı arkadaşlarımızı, hani çok fazla olmasa da bir kısmını topladığıma inanıyorum.

Burada ne gibi işler yaptık? Gönül sohbetleri yaptık. Arkadaşlarımızla ilgili talepleri dinledik, şikayetleri dinledik. Biz kendimizi anlattık, CHP’nin olması gerektiğini anlattık. CHP’nin ne gibi misyonlar üstlendiğini, hem arkadaşlarımıza hem buradaki halkımıza anlattık. Yani bir kimlikle ortaya çıktığınız zaman sizi daha farklı görüyorlar. Bir ciddiyet oluşuyor. Fransız makamlarında da farklı bir yeriniz oluyor. Büyükelçilikle, konsoloslukla olan ilişkilerimizde de bir resmiyet, ciddiyet oluşturma imkanı oldu. Orada bir birliği, bir çatıyı, bir kurumu temsil etmenin onurunu yaşadık. Buna da her zaman çok itina göstererek devam ettik. Büyükelçilikte ve konsolosluktaki bütün etkinliklere, çok büyük bir zorluğumuz olmadığı hallerde kesinlikle katıldık. Orada Cumhuriyet Halk Partisi’ni temsil ettik. Bunun haricinde, diğer kuruluşlardan gelen davetlere de çok önemli yerlere gittik, oralarda kendimizi gösterdik. Büyükelçi tanınıyordu. Oralarda olmak, o kişilerle temsil ettiğimiz kişilerin birtakım sorunlarını anlatabilmek önemli. Nitekim diplomatik temsilciliklerimizde bunları konuşarak anlaştık veya aracı olduk. Yani birçok kolaylığı konuşarak ve paylaşarak açtığımıza inanıyorum.

Sonuçta bugüne kadar geldiğimizde de bir yerimizin olduğunu düşünüyorum. Bir çatı altında toplandığınız zaman bunları yapabiliyorsunuz. Bunun olmazsa olmazlarından biri zaten dernekçilik. Derneğinizin olması, bir yerinizin olması çok önemli.Seçim süreçlerinde biz burada kendi partimizi destekledik. Bununla ilgili bir sürü çalışmamız, etkinliklerimiz oldu. Türkiye’den politikacıları getirdik. Milletvekillerimiz, gazeteciler, yazarlar, şairler geldi. Bunun haricinde küçük etkinlikler de yaptık. Yani ne yaptık, işte kendi derneğimizde davetler, yemekler.Ayrıca protestolarımız oldu. Ülkemizde bazı şeyler arzu ettiğimiz şekilde olmayınca bunu oralarda protesto ettik. Yani bu olmazsa olmazlarımız dernekçilik çalışmalarından bir tanesi bunlar.

Ne kadar iyi yaptık peki? Kendime sorsam iyi yaptık diyeceğim ama tabi bunun cevabını ben verecek değilim. Sonuçta kimlerin üzerinde ne kadar etki bıraktğımızı diğer dostlarımız anlatırsa daha iyi olur. Bu işte böyleydi, bu insanlar şunları şunları yaptılar demeleri önemli. Gönüllerde küçücük bir iz bıraktıysak kendimizi için de çok iyi bir şey olduğunu düşünüyorum. Dernekçilik, ileriki dönemlerde de olması gereken bir şey. Birbirimizle yakınlaşma, dostluklar, cenazelerimiz, hastalıklar hepsi için dernek gerekli. Biliyorsunuz Covid-19 pandemisi döneminde uzun bir süre her yer kapandı. Sokağa çıkma yasağı vardı. Bu süreci de aştık. Sonuçta derneğimiz son seçimler için de çalıştı. Gerçekten çok büyük umutlarımız vardı.

Genel başkanımızın Cumhurbaşkanı seçileceğine gönülden inanmıştım. Bunu çok yüksek yerlere koydum ama olmayınca da olmuyor. Elbette ki bu politikanın içinde her türlü şeye hazır olmak gerektiğini de bilsem de çok büyük hayal kırıklıklarım oldu. Hatta bununla ilgili sağlık problemleri yaşadım. Beynime pıhtı attı. Bu sürecin sonucunda dedim ki ‘Artık buraya kadar geldik, zaten CHP’nin içinde de bir yenilenme süreci başladı. Ben buradan sonra bırakmayı düşünüyorum. Zaten 17 Mart 2024 günü burada genel kurulumuzu yapacağımızı duyurduk.

Türkiye’de Genel Başkan Özgür Özer bey tarafından Mehmet Tüm bey yurt dışı birlikleriyle ilgili olarak atandı. Milletvekilimiz beyefendinin gözetiminde bir genel kurul geçireceğiz. Buradan aday olacak arkadaşlarımıza yani her kim olursa hepsine belli bir mesafede duracağını iddia ediyorum. Kim gelip seçilirse o zaman biz bayrağı onlara teslim edeceğiz, o arkadaşlarımız devam edecekler. Biz bu süreci bu şekilde tamamlayacağız. Burada kapatacağım, bunun bilinmesini istiyorum.

Tansu SARITAYLI- Uğur bey, projeler üretirken daha doğrusu partinin çalışmaları hakkında projeler üretirken neleri örnek alıyorsunuz?

Uğur Bayram GÜVEN- Evet güzel bir soru. Buradaki uzun süre çalışmalarınıza örnek oluşturulabilecek bir soru yani. Genellikle bir partinin buradaki temsilciliğini yapan insanlar olarak günlük politika, birtakım şeyler bize şekil veriyor. Ayrıca genel merkezle ilgili birtakım iletişimler ilham verebiliyor veya en büyük şey günlük politikalar. Yani nasıl diyelim ki ülkemizde bir demokrasi problemi var. Buna seyirci kalamayız. Fransa’nın Paris şehrinde yaşayan insanlar olarak Türkiye’deki olaylara seyirci kalmamak gerektiğini düşünüyoruz. Yani ülkemizde olan küçük bir olay dahi burada bizleri ne kadar üzüyorsa ve bizim de tepkisel olarak birşeyler yapmamız gerektiğiniz iddia ediyoruz. Mesela ne gibi şeyler? Daha önce bir sürü olaylar oldu. İşte ülkemizde gazeteciler tutuklandı. Gezi olaylarında bir sürü şeyler oldu. Orada insanların, gazetecilerin dövüldüğü; kafası gözü kırılmış kanlar içindeki fotoğraflarıyla beraber biz bunları protesto ettik. Biz bunun için Eyfel Kulesi’nin oraya gittik. 15 arkadaşımızla birlikte ellerimizde fotoğraflarla o yaşananları dünyaya gösterdik. Birtakım şeyleri protesto ettiğimizi bildirdik.
Biz politikayla beslenen insanlarız. Ülkemizin güzelliği için çalışan insanlarız. Ülkemizde ayaklar altına alınan demokrasiye sahip çıkılması gerektiğinden hareketle biz burada anında toplandık ve bir protesto gösterisi yaptık. Yani burada yapılan bir sürü şeyler ilham aldığımız şeyler günlük politikalarla ilgili.

Uzun vadeli olarak yaptığımız faaliyetler de var. Yönetimdeki arkadaşlarımızla toplanıyoruz, önümüze bir hedef koyuyoruz. Birincisi üye sayısının artırılması. Kendi arkadaşlarımızla beraber diğer toplum kuruluşlarına gidiyoruz, karşılıklı olarak. İşte bunlarla ortak hareket ediyoruz. Hedeflerimizin hepsini yavaş yavaş yaşama hayata geçirdik. Hiçbir ayrımcılık yapmadan, şu parti bu parti demeden bütün insanlarla bütün sivil toplum kuruluşlarını temsil eden arkadaşlarla bir araya geldik. Bu konuda, aldığımız kararlarda hemfikiriz. Bir Sosyal Demokrat partinin en büyük amaçlarından biriydi bu.

Her yere gittik her kesimle görüştük. İşte yemeklerine gittik biz onları davet ettik, onlar bizleri davet ettiler. Mesela Alevi kuruluşlarının yapmış olduğu faaliyetlerine katıldık. Bununla ilgili camilerdeki (cami cemaatlerinin etkinliklerine) faaliyetlere katıldık. Ramazan ayıyla ilgili yapılması gereken bir sürü etkinlik yaptık. Ama bir Sosyal Demokrat olarak da gerçekten kendimizin ne olduğunu tanımladık. Bu tanımdan çıkmadan birtakım şeyleri gerçekleştirdik. Laik bir insanın, Sosyal Demokrat bir insanın. CHP’li bir insanın neler yapabileceği neler yapamayacağı konusunda arkadaşlarımızla hep beraber karar alarak adımlar attık.

Tansu SARITAYLI- Fransa CHP Birliği’nin üye sayısı ne kadar? Burada siz bir yönetici olarak bundan haberdarsınızdır. Ortalama olarak ne kadar üyesi var?

Uğur Bayram GÜVEN- Evet 400’e yakın üye sayımız var. Bu Fransa genelini kapsamıyor, Paris’le ilgili. Cumhuriyet Halk Partisi Fransa’da şekirlenirken zaten önce Paris Birliği şekillendi. Cumhuriyet Halk Partisi Fransa Birliği olarak ismimiz böyleydi sonradan işte Strazburg’da Lyon’da Marsilya’da Nantes’te kuruldu. Paris’le beraber 5 yerde ayrı ayrı dernekler oluşturduk.

Bu derneklerin oluşmasında kimler yer aldı? İşte bunun için Hüseyin Çiçek, Musa Aytaç ve ben üçümüz beraber buralara gittik, ziyaret ettik oradakileri. Oralarda etkin olan Sosyal Demokrat olarak tanınan eski sendikalardan eski sosyal demokratlardan kimler varsa, ayrıca eski devrimcilerden abilerimizi kardeşlerimizi bulduk. Sonra, böyle bir yapının oluşması için bizlerin de onlara yardımcı olabileceği konusunda onları ikna ettik. Oralarda birer dernek açılmasını veya hiç olmazsa bir çatı altında toplanmaları konusunda bütün arkadaşlarımızla birlik olduk.

Birlik bir zorunluluk. Yani şöyle bir zorunluluk: Konsolosluklar bu şehirlerde vardı. Marsilya’da, Lyon’da, Strasburg’da Bordeaux’ta, Nantes’te ve Paris’te vardı. Seçimler için buralarda her partinin temsil edilmesi gerektiği mutlak. Seçimlerde de oralarda birebir koordinatör olarak çalışmak gerekiyor. Hem Türkiye ile hem konsolosluklarla temasta olmak gerekiyor. Oy kullanacak kişilerin bizzat orada seçim sandıkları oluşturması, Cumhuriyet Halk Partisi’nin de orada bir temsilcisinin olması gerekiyor. Bunun gibi hep aynı şeyleri düşündüğümüz için buralarda da dernekçilik faaliyetleri başlatıldı. Bu şekilde oradaki arkadaşlarımız da bu çatının altına girdiler ve çok güzel çalışmalar yaptılar.

Size söylediğim 400 üzerindeki sayı sadece Paris’le ilgili. Bu sayı gerçekten yeterli mi? Kesinlikle değil. Fakat insanların çoğu gelip derneğe girmek istemiyor, üye kaydı yaptırmak istemiyor veya farklı düşüncelerde oluyor. ‘Ben oyumu veririm ama bu kadar’ diyor veya işte ‘ben sizi çok pasif buluyorum’ diyor. Adamlar bizden daha ileride oluyor, bizi çok eleştiriyorlar. Yani bunun gibi farklı düşüncelere sahip birçok arkadaşlarımızla tanıştık. Fakat her şeyden önemlisi 5 tane birliğin, oy kullanmaya gidildiğinde orada sandık başında bir Cumhuriyet Halk Partili kişinin olması gerektiğidir. Bu konu en büyük hedeflerimizden biriydi, bunu da gerçekleştirdik.

Seçimlerde Paris’te dahi 10’un üzerinde sandık kuruluyordu, her sandıkta birer arkadaşımız vardı, yedekleri de vardı. Yani bu örgütlülükle olabilen bir şey. Kafadan hatır gönülle olacak şey değil. İnsanlar sabahın 7’sinde konsolosluğa gelecek akşam 9’a kadar orada bekleyecekler, imzalarını atacaklar, sıcak imza dediğimiz tutanakları alıp oradan parti adına imza atacak, defteri kapatıp sabah tekrar gelecekler. Yani bu örgütlülük gerçekten fedakarlık ister.
Örgütlülüğü başardık. Ha ne kadar oy aldık bu ayrı bir konu. Yani bu bununla bağlantılı mı? Evet. Değilse bile ilk etapta böyle bir şeyin olması, sizin oy kullandığınız masada seni de orada görebilmesi çok önemli bir mesajdı. Böyle bir organizasyon kendi seçmenimiz açısından güven veren biro lay. Biz bunları başardık. Yani Fransa’nın her kesiminde, temsilciliklerimiz orada bir sandık surduğunda o sandıkta bir CHP’li muhakkak vardı. Bunu başarmış olmak çok hoşumuza giden, burada uy kullanan insanların da hoşuna giden bir durumdu. Bunu çok iyi yaptığımızı düşünüyorum.

Tansu SARITAYLI- Uğur bey bu bütün faaliyetleri yaptınız. Peki yapmayı planlayıp da yapamadığınız, içinizde ukde olarak kalan bir projeleriniz var mıydı? İmkanınız olsa daha neler yapmayı düşünürdünüz?

Uğur Bayram GÜVEN- Bizim projelerimiz çok. Büyük projelerimiz de vardı. Ama bilirsiniz kısıtlamalar ve zorluklar da var. Yani şöyle çok kısa bir cümleyle de geçiştireceğim. Büyükelçilik nezdinde konsoloslukta bir davet vardı. Paris Türk Konsolosluğu buradaki bütün sivil toplum kuruluşlarını davet etmişti. O kuruluşlardan kim gelmişse o kişilerle beraber oturduk bir salonda konuştuk. Herkes kendini tanıttı, üyelerini, bütçelerini, faaliyetlerini anlattı. O kuruluşlardan biri 2 milyon Euro’luk bütçeye sahip olduğunu, en büyük bütçeye sahip olan ise 12 milyon Euro olduğunu söyledi. O kadar büyük bütçelere ve çok büyük üye sayısına sahip olduklarını anlatan birçok arkadaşımız vardı. Sonuçta sıra bize geldi, kalktık konuştuk. Fakat çok gariban ve ezik hissetmiştim.

Hiç unutmuyorum. O büyük bütçeye sahip arkadaşlar konuşmalarında ‘Efendim, biz cami derneğiyiz, cami yaptıracağız, yanında da düğün salonu düşünüyoruz. Projelerimizin içinde şöyle kompleksler yapılacak’ diye anlattılar. Biz ise kiramızı dahi ödeyebilmek için uğraşıyorduk. O kadar gariban o kadar zavallı kaldığımızı hissettim.Biz topluma gerçekten çok fazla ulaşamadık mı veyahut bu imkanları biz bunları niye bulamadık, imkanları niye kullanamadık. Yani ‘sizler nasıl yapıyorsunuz bunun sırrını bize de verin’ dedim. Ya adam diyor işte, 3000 (üç bin) kişiye ait bir dernek çatısından söz ediyor. Cuma günleri insanların, gönüllü olarak para attıklarından bağış yaptıklarından bahsediyor.

İşin zorluğunu orada çok iyi anladım. Bizim insanların böyle gidip de yani bu tür şeylerle yaklaşıp bize ekonomik imkan sunabilecek insan sayısı gerçekten azdı. Yani işin bu tarafı bizim için zor, ancak diğer sivil toplum kuruluşlarındaki arkadaşlar için diğer başkanlar için ne kadar kolay olduğunu iyi anladım. O toplantıdan çok büyük soru işaretleriyle döndük. Oraya üç arkadaşımla beraber gitmiştim, kendi arkadaşlarımızla bu konuyu tekrar konuştuk. Ama sonuçta devlet imkanlarını kullanabilmek çok önemli. Bunların içinde konsoloslukla ilişkilerinizin, çok yakın ilişkilerinizin olması gerektiğini düşünebildik.

Biz de her zaman yani CHP olarak muhalefette olduğumuz için muamele farklı oldu. Hani bir üvey evlat değil de işte bir takım şeyleri, diğerlerine sundular da bize sunmadılar anlamında değil. Yani ne oldu? Konsoloslukla veya büyükelçiliklerde veyahut buraya gelen bakanlarla ilgili. Bakanlar o derneklere gidiyorlar, bunların haberlerini alıyoruz, işte diyelimki AKP’nin milletvekilleri, bakanlar geliyorlar. Haftada bir geliyorlar. Yani biz bu imkanlardan gerçekten pek nasibimizi alamadık. Yani dertlerimizi o insanlara anlatamadık veyahut o insanlar da öğrenmek istemediler zaten Halk Partili olduğumuz için. Böyle bir ayrışmayı yaşadığımız için farklı oldu. Hani biz bunun neresindeydik? Taraf mıydık? Kesinlikle biz taraf değildik. Ama taraf olmak durumunda bırakıldığımız için üzgünüm.

Ben de buraya gelen bir bakanla oturup beraber yemek yiyebilirim, ben de dertlerimi anlatabilirim. İşte o beyefendiyle fotoğraf çektirebilirim. Ama bu imkanların hemen hemen hiçbirinden biz nasibimizi alamadık. Sadece eleştiri pozisyonda olduğumuz için bizi dinlediler, dinlerken de potansiyel olarak zaten muhalefet olarak göründüğümüz için bize böyle bir bakış attılar, o kadar. Yaşadık bunları, ha olmazsa da olmaz dedik. Muhakkak ki o toplantıların hemen hemen hepsine de gittik. Orada olmak gerektiğini hissettiğimiz için de gittik. Durum böyle, yani gerçekten iyi şeyler yaşadık. Ama çok büyük handikaplar yaşadık. Bir daha olur mu bilmiyorum. İnşallah yaşamayız. Benden sonra gelecek arkadaşlarımız için bu temennim.

Tansu SARITAYLI- Bir partinin Fransa’daki temsilcisi olarak, bir birliğin başkanlığını yürüten kişi olarak, Türk toplumunun içinde bulunan biri olarak size göre Türk toplumunun Fransa’daki durumu nedir? Toplumun beklentileri nelerdir? Türk toplumu için neler yapılması gerekiyor beklentileri nelerdir?

Uğur Bayram GÜVEN- Her şeyden önce yani ben de onlardan biri olduğum için benim beklentilerim de o beklentilerle hemen hemen aynı. Biz bu konuyla ilgili burada bir sürü çalışmalar da yaptık. Partili olsun olmasın buradaki insanlarla ilgili yaptığımız söyleşilerde çok yakın zamanlarda bunları toplayıp rapor halinde genel merkezimize sunduk.

Mesela iki yıl önce buraya öğrencilerimiz gelmişti. Buradaki üniversiteye devam eden öğrenciler. Bu çocuklarımız geldiğinde bunlara bir aylık veriliyordu. Aylık işte diyelim ki ev kiraları ödeniyordu ve aylıkta 300 veya 400 Euro’ya yakın bir para. İşte bu öğrencilerimizle buluştuk. Bu öğrencilerden bize gelenler oldu, bunların mağdur olduklarını öğrendik. Hemen bir şikayet halinde genel merkezimizi bilgilendirdik. Oradaki milletvekillerimiz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde anında bir soru önergesi verdiler. Bir hafta sonra, mağdur olan bu çocuklarımız burada ev kiralarıyla ilgili kendilerine taahhüt edilen parayı hemen aldılar. Bu bizim için işte nasıl nasıldı? Buradaki sorunlarımızı yukarıya bildirip bunun da başarısını yansıtan bir aracı kurum olmak. Yani bununla ilgili bir sürü problem sayabiliriz.

Dğer taraftan Türkiye’de yaşamak isteyen veyahut arabasıyla oraya giden insanların arabaları ancak iki yıl kalıyordu. Bununla ilgili biz rapor düzenledik. Eskişehir milletvekilimiz Çakır Özer beyefendi bu konuyla çok yakından ilgilendi, önergeler verdi. Gerçekten şimdi ona da buradan çok çok teşekkür ediyorum ve tebrik ediyorum. O çalışmaların sonucu olarak şimde süre 4 yıla çıkarıldı. Biz buradaki insanlardan, buradaki arkadaşlarımızdan, vatandaşlarımızdan sorunları ve şikayetleri alıp bir aracı olarak yukarıya bildirdik. Tabi yapılması gereken şeyler. Burada bir birlik olabilmek burada beraber olabilmek gerekiyor.

İşte ülkemizde derin travmalar yaşanıyor. 6 Şubat 2023’te büyük deprem felekati yaşandı. Depremle ilgili o kadar büyük ilgi vardı ki haddinden fazlaydı. Anında organize olundu. Bununla beraber işte buralara insan göndermekle, arkadaş göndermekle yetinmedik. Burada bir bütçe oluşturuldu, paralar toplandı. Bir sürü eşya toplandı. Bizler aracı kurum olduk. Biri elbise verdi, biri kürk verdi, diğeri ayakkabı verdi. Onun haricinde işte yeni kurallar çıkartıldı, sıfır olması yeni olması gerektiği yönünde. Bu bilgilendirmelerin hepsini buradaki insanlara yansıttık. Toplanan eşyaların orada nerelere gidebileceği konusunda bilgi verdik. Bu bilgileri biz oralara aktardık. Elbette ki bir aracı kurum olarak bunların gerekliliğini bu depremde çok fazlasıyla yaşadık. Hatta daha önceki depremde de yani 1999 depreminde de böyle bir oluşum vardı. Ben orada gönüllü çalışan insanlardan biriydim, gelen tonlarca malzemeyi günlerce taşıdık ve Türkiye’ye gitmesini sağladık. 1999 Gölcük depreminde, toplanan yardım malzemelerinin oradaki insanlara ulaşması konusunda insani vazifemizi yaptık.

Bunları yapan insanlarız. Organizasyonun, böyle bir kurumun başkanı olabilmek, elbette ki daha da örgütlü daha iyi şeyler yapmamız gerektiği konusunda da hemfikrim. Maddi imkanları olmayan insanları belirledik, nerelerde ne gidecekse oralara yönlendirme anlamında. Elbistan’da gerçekten çok büyük yıkım oldu. İşte Maraş’taki aynı. Yani gerçekten korkunç bir şey. Ben Maraşlıyım, bizim evimiz, dükkanımız, annemin, ablalarımın, kardeşlerimin evleri yıkıldı. Yani birebir mağdur olan insan olarak da bunu bildiğim için bununla ilgili gerçekten çalışmaları çok gönülden ve çok içten yaptığımı düşünüyorum. Arkadaşlarım da benimle bu konuda hem fikirliler. Bunun haricinde Hatay’daki yıkımlar çok büyük. Gerçekten bugün dahi korkuyla izliyoruz.

Sonuçta insanlar birbiriyle konuşarak birtakım acıları paylaşıyorlar. Mesela geçen gün burada yapılan bir toplantıyı işte Hatay’da yapılanları anlatayım. Depremin yıkımıyla ilgili bir hanımefendi, bir dernek başkanı geldi, burada birebir anlattı bize. O dramları azıcık da olsa yaşadık, böyle içimiz ürperdi. O hanımefendi ağladı, bizim de gözlerimiz yaşardı. Elbette bunların çok önemli şeyler olduğuna inanıyorum. Yani bir toplumun toplum olabilmesi için ortak acılarda, ortak paydalarda buluşmamız gerektiğini söylüyorum. Acılarda ağlamamız, sevinçlerde gülüp o coşkuyu beraber yaşamalıyız. Yani toplumun toplum olabilmesi için bu tür şeyler gerekli. Bunu sonuna kadar savunan insanlardan biriyim ve bunun içinde de hep çalıştık, birtakım şeyler yaptık. Yani bunlara, bu kurallara uyduğumuz için veyahut biz böyle düşünceleri içimizde yaşattığımız için, bunun yansıması olarak bunların değerlendirilebilir olması gerektiğini düşünüyorum. Umarım çok fazla şeyler de yaşamayız. Elbette onlara da buradan çok büyük geçmiş olsun, O acıları yaşamak, paylaşmak çok zor olsa da oralarda yaşayan insanlarımız hala muhtaçlar, onlara da sağlık sıhhatler diliyorum.

Tansu SARITAYLI- Uğur bey kaç yıldır Fransa CHP Birliği’ni başkan olarak yönetiyorsunuz ve yönetim kurulunuzda kimler yer alıyor?

Uğur Bayram GÜVEN- Ben 2013’ten bu yana. Önce Hüseyin Çiçek bizim başkanımız oldu. Hüseyin Çiçek bıraktıktan sonra ben devraldım. O günden bu yana 10 yılı aşkın bir sürede ben başkan olarak devam ediyorum. Zaten az önce anlatmıştım, ben de bırakmayı düşünüyorum. Şimdi buradan, gelecek yönetime veyahut bu çatının altına girip bu sorumluluğu alacak arkadaşlarımıza başarılar dileyeyim.

Ben uzun süre burada başkanlık yaptım ama bizim başkanlığımızda hani öyle ben değildik, yani bizdik. Hep ‘biz’ kelimesini kullandık. ‘Ben’ olsaydık buraya kadar kesinlikle gelemezdik. ‘Biz’ olabilmek yani genişlemek, daha büyük düşünebilmek daha farklı daha toplayıcı olabilmek için gerekliydi. Bu kelimenin çok büyük bir önem arz ettiğini inanıyorum, yani ‘biz’ olabilmek, yani problemin hemen hemen yarısını çözmek gibi bir olay diye düşünüyorum.
Biz 4 yıldan beri başkanlık yapıyorduk, uzun süreler beraber yaptığımız Musa Aytaç, Hasan, Acar Yusuf Coşkun, onun haricinde Cüneyt Uladı… En son genel başkanlığımızdaki yönetim. Bunun haricinde Ali Sarıca vardı, Emel hanım vardı. Bunun haricinde tabii Esin Aydın istifa eden arkadaşlarımız oldu. Fakat kalan arkadaşlarımız, yani 6 kişi kaldık yönetimde. Yeni bir yönetim anlayışıyla yeni gelecek arkadaşlarımıza devrederiz. Yani onlarla da her zaman birlik olacağız, bu olmazsa olmaz. Onların yolu açık olsun, kim seçilirse başarılar dileyeceğim. Umuyorum çok güzel şeylerin altına da imza atarlar. Size de bu fırsatı bize verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Gerçekten çok çok sağ olun, teşekkürler.
Tansu SARITAYLI- Ben teşekkür ederim Uğur bey. Fransa’daki ve ülkemizdeki toplumumuz için bize zaman ayırıp bu bilgileri paylaştığınız için.

Kategori Tag

Yorumunuzu Ekleyin

E-mail adresiniz yayınlanmayacak.

+ 13 = 17