FRANSA’DA YARIM YÜZYILDIR YAŞAYAN TÜRKLERDEN KELDANİ VATANDAŞIMIZ İSA DUMAN

196
24 Haziran 2024 tarihinde Tansu Sarıtaylı tarafından eklendi

Fransa’da yarım yüz yıldır yaşayan Keldani vatandaşlarımızdan İsa Duman ‘Fransa geldiğimiz zamanki Fransa değil’ diyor.

Fransa’da yarım asırdır yaşayan Türklerle ilgili röportaj serimizde bu sefer İsa Duman var. Türkiye’den 1972 yılında Fransa’ya gelen İsa Duman, askerliğini yaparken Avrupa’ya işçi alımlarını duyup Almanya için başvurmuş, ancak Fransa işi hemen olmuş. İnşaatta çalışırken her gün tekrar yapıp Fransızca öğrenen İsa bey, çoğu kişinin yaşadığı zorlukları yaşamamış. Kendi işini kurup, çocuklarını yetiştiren İsa bey Fransa’da ve Avrupa’da yaşanan değişimden endişeli olduğunu dile getiriyor.

Tansu Sarıtaylı- Fransa’da yaşayan Türklerle ilgili bir program yapıyoruz, bugün de İsa Duman ile birlikteyiz. İsa bey, Fransa’ya ne zaman ve nasıl geldiniz?

İsa Duman- 1972 yılında Fransa’ya geldim. Türkiye’de askerliğimi yaparken Avrupa’ya işçi olarak çalışmaya gittiklerini duydum. “Avrupa’da iş çoktur, çalışma sorunu yoktur” deniliyordu. Bizim köylerde iş imkanı yoktu, ben de askerden hemen sonra ilk iş olarak İş ve İşçi Bulma Kurumu’na gittim, yurt dışında çalışmak üzere müracaat ettim. Biz Almanya diye yazmıştık, bize Almanya’ya alımların durduğunu söyleyerek “Sizi Fransa’ya gönderelim” dediler. Ben de “Fransa da olur” dedim.

Tansu Sarıtaylı- Peki Fransa dışında başka bir ülkeyi istemediniz mi?

İsa Duman- Herhangi bir ülke olabilirdi. Almanya’nın artık işçi istemediğini, Fransa’dan talep olduğunu söyledikleri için, “O da olur, hemen giderim” dedim. Öylece Fransa’ya geldik.

Tansu Sarıtaylı- Fransa’ya ilk geldiğiniz zaman siz de çok zorlandınız mı?
İsa Duman- Yok. Çünkü her şey hazırdı. Resmi kurum aracılığıyla kontratlı olarak gelmiştik. İşimiz, her şeyimiz hazırdı. Geldiğimizin ertesi günü işe başladık.

Tansu Sarıtaylı- İş bulma konusunda zorlanmadığınızı söylüyorsunuz da alışverişlerde, bir ihtiyacınızı aramakta sormakta zorlanmadınız mı? Dilini bilmediğiniz bir ülkede nasıl yaptınız bunu?

İsa Duman- Birkaç kelime biliyordum, ama devamında Fransızca öğrenmek için de çok çalıştım. Doğrusunu isterseniz dil konusunu çok çabuk hallettiğim söylenebilir. Biz firmaya Türkiye’den 25 kişi olarak gönderildik. Aynı gün aynı yerde 25 kişi işbaşı yaptı. Üçüncü gün Paris’ten bir tercüman getirmişlerdi. Ama bir ay sonra tercümanlık için bürodan beni alıp götürüyorlardı. Bildiğim kadarıyla, Türklere tercümanlık yapıyordum.

Tansu Sarıtaylı- Peki Fransa’da başladığınız iş ne üzerineydi?

İsa Duman- Paris’in banliyösü Aulnay Sous Bois’ta, kamunun inşaat işlerini yapan bir firmada çalışmak üzere gittik. Bizim kontrat bir senelikti. Paris’in banliyösü olan 93 bölgesine geldim ve bu firmada kontrat sürem olan bir yıl kadar çalıştım. Fakat işin biraz zor olduğunu gördüm, yani kış mevsiminde soğukta çalışmak epey zordu. Yaz aylarında çalışmak iyiydi de kışın hep dışarıda çalışıyorduk. Cadde ve yol işleri yapıyorduk.

Tansu Sarıtaylı- Soğuk havada açıkta çalışmak sizi bıktırmış anlaşılan. Üstelik Türkiye’den geldiğiniz bölge de soğuk sayılır öyle değil mi?

İsa Duman- Evet öyle sayılır ama burası bir felaket soğuktu. Bir buçuk yıl sonra şirket yetkililerine ayrılacağımı söyledim. Benim çalışmamı çok istiyorlardı, “İşten çıkma maaşını artıracağız” dediler. İnanın her ay maaşımı biraz biraz zamlı alıyordum. Yani her ay maaşımı artırıyorlardı. Ama inanın daha duramadım, artık burada bu işi yapamam dedim. Başka bir iş baktım, terzilik işine girdim.

Tansu Sarıtaylı- Terzilik işine girdiniz de mesleğiniz terzilik miydi?

İsa Duman- Terzi değildim, mesleğim bu değildi. Fakat öğrendim. En başlarda başkasının yanında çalıştım altı ay bir sene kadar çalışıp işi öğrendim. Makinede dikiş dikmesini öğrendim. Ondan sonra konfeksiyon atölyesi açtım. Hatırladığım kadarıyla 20-25 kişi çalışıyordu yanımda. 1987 yılında konfeksiyon işini de bıraktım, restoran açıp gıda sektörüne girdim.

Tansu Sarıtaylı- Değişik mesleklere yönelmişsiniz anlaşılan, bu işlerde zorlanmadınız mı?

İsa Duman- Öyle oldu, epey meslek değiştirdim. İhale işine bile girdim. Satılan icralık evlerin alım satımını yaptım. Yani emlak işi de yaptım. Başkaları bu işi yapıyordu, ben niye yapmayayım diye düşündüm, bir süre emlakçılık da yaptım. Sonra Fransa’da bir ekonomik kriz yaşandı ev alıp satma işi sekteye uğradı. Ben de bar ve restoran işine tekrar girdim. Emekli olana kadar da o işi yaptım.

Tansu Sarıtaylı- Fransa’ya inşaat işinde çalışmak üzere geldiniz. Sonra konfeksiyon, restoran, kahve, tekel bayiliği derken emlakçı da olmuşsunuz. Sonra tekrar kafe bar işlettiniz. Şimdi de emeklisiniz. Sizce bunların hangisi yarayışlıydı?

İsa Duman- İnan ki en sondaki bu bar restoran işi iyiydi, para kazanmak için en uygunu oydu. Çocuklarım da aynı işi yapıyor, bizim içim daha uygun verimli bir alan. Kafe bar derken, yani normal bir kahve gibi ama içki de veriyorsunuz yemek de. Hatta bir kısım tekel mamullerini de satıyorsunuz.

Tansu Sarıtaylı- İlk geldiğiniz zaman, memleketinize, köyünüze bir özlem duydunuz mu? Türkiye’de olup da burada bulamadığınız bir şeyin zorluğunu çektiniz mi?

İsa Duman- Şahsen bir zorluk veya özlem çekmedim. Burada çok rahatım, her şeyi bulabiliyorum. Fransızcayı çok çabuk öğrendim, ülkeye hızlı uyum sağladım. Türkler bana “Yahu sen nasıl kısa zamanda Fransızca öğrendin? Yoksa konuştuğun Keldanice, buranın diline çok mu yakın?” diye soruyorlar. Alakası yok, Keldanice, Türkçe’ye daha yakındır. Ama ben Fransızca öğrenmek için birhayli çalıştım, uğraştım. Gece gündüz çalıştım, her akşam iş dönüşü kaldığım yerde tekrar yaptım. İstanbul’dan bir defter, Fransızca ve Türkçe sözlük almıştım. Her gün bir sayfaya 10-15 kelime yazıp, cebime koyuyordum. Gün içinde de cebimden çıkarıp ikide bir bakıyordum, tekrar ediyordum. Ayrıca, çalıştığım yerlerdeki Fransızlarla konuşuyordum, yanlışım varsa onu düzeltmek için uğraşıyordum. O şekilde çabuk öğrendim.

Tansu Sarıtaylı- İlk geldiğiniz aylarda alışverişlerde sorun yaşamadınız mı?

İsa Duman- Hiç zorluk çekmedim. İlk geldiğimizde Paris’ten bir tercüman getirdiler, büroya gittik kağıtları verdik. Daha sonra o tercümanı görmedik.

Tansu Sarıtaylı- Peki İsa bey, buraya ilk geldiğiniz zaman Paris’te çok Türk var mıydı?

İsa Duman- Yoktu. Yani Paris’te akşama kadar arasan belki bir tane Türk’e zor rastlardır. Cumhurbaşkanı Mitterrand döneminde gelenler oldu. Hani Almanya o dönemde bir miktar para verip ülkelerine geri gönderiyordu ya işçileri… Almanya’daki Türkler bunu fırsat bilip verilen tazminatları alıp Türkiye’ye döndü. Yanılmıyorsam 30-35 bin Mark gibi bir parayı alıp Türkiye’ye döndüler. Ama çoğu bu sefer Fransa’ya geldi. François Mitterrand seçilince kapıları açtı, onların da hepsi gelip işbaşı yaptılar. Kimi Fransa’da kendi işini kurdu. Böylece Fransa’da Türk nüfusu arttı.

Tansu Sarıtaylı- Fransızların o yıllarda buradaki Türklere bakışı nasıldı?

İsa Duman- O yıllarda hiçbir problem yoktu. Çünkü çok az Türk vatandaşı vardı. Türklerin itibarı da iyiydi, iyi çalışıyorlardı, tutuluyorlardı. Türklere iyi davranıyorlardı.

Tansu Sarıtaylı- Şimdi siz Fransa’da yarım asrı aşmış birisi olarak, Fransızların Türklere bakışını geçen yarım asırda nasıl değerlendirirsiniz? Türklere bakışta ne fark görüyorsunuz?

İsa Duman- Zamanla Türklerin sayısı artınca haliyle toplumun yapısı da düşünceler de değişiyor. Farklı düşüncede farklı karakterde insanlar oluyor içimizde. Böyle olunca tatsız durumlar kaçınılmaz oluyor. Biz o ilk geldiğimiz yıllardaki günleri çok arıyoruz, inanın çok arıyoruz.

Tansu Sarıtaylı- Kendinizi bir Fransız gibi mi hissediyorsunuz yoksa Türkiye’den gelmiş bir Keldani gibi mi hissediyorsunuz?

İsa Duman- Tabi 50 yıldan fazla süredir burada yaşıyorum, buranın çok şeyini aldım. Türkiye’ye de gidip geliyorum, ancak hiçbir problemim olmadı. Ne Fransa’da ne Türkiye’de problem yaşadım. Problem de olmayacak.

Tansu Sarıtaylı- Kendinizi burada, Fransa’ya yerleşmiş Fransız gibi hissediyorsunuz anlaşılan.

İsa Duman- Benim Türkiye’de hiçbir varlığım yok. Köyümüz zaten 1983 yılında o zamanki terör olaylarında dağıldı, köyde kimse kalmadı. Oradaki bütün aileler buraya geldiler. Orada kimsemiz yok, mal mülk hiçbir şeyimiz yok. Bütün ailemiz ve akrabalarımız burada yaşıyor artık. Bu durumda ben Türkiye’de ne yapacağım? Şimdi köyde ne var ne yok bilmiyorum, dağlar yerinde duruyordur. Dağları ne yapayım?

Tansu Sarıtaylı- Peki çocuklarınızın Türkiye hakkında düşünceleri nedir, dönmeyi düşünüyorlar mı öğrenebilir miyiz?

İsa Duman-Yok yok. Benim çocuklarım buraya uyum sağladılar. Maalesef pek Türkçe bilmiyorlar. Türkiye’yi seviyorlar, tatile de Türkiye’ye gitmeyi tercih ediyorlar. Ama tabii ki bir Fransız turist gibi gidip geliyorlar. Ben orada doğdum büyüdüm. Kendi hatıralarımı anlatıyorum çocuklarıma bildiğim kadarıyla Türkiye’yi anlatıyorum. Ama dönüp de Türkiye’de yaşamak gibi bir düşünceleri yoktur.

Tansu Sarıtaylı- İlk geldiğiniz yıllardaki Türkiye ile şimdiki Türkiye arasında nasıl bir fark var? Türkiye’ye gittiğinizde garip bir durum yaşıyor musunuz, üzüldüğünüz oluyor mu?

İsa Duman- Hayır. Hiçbir olumsuzluk yok. Bana Avrupa’dan gelmiş gözüyle bakmıyorlar, baksalar da benim için bir şey fark etmez. Tabi Avrupa’dan gelmiş parası var diye düşünüyor olabilirler. Ama böyle şeyler beni rahatsız etmez. Ben yine de her zaman Türkiye’ye gidip gelirim.

Tansu Sarıtaylı- Siz askerden döner dönmez Almanya için başvurmuşsunuz ama Fransa çıkmış. Sizin için şans Fransa’dan gülmüş. Fransa’da yaşamaktan memnun musunuz?

İsa Duman- Eskiden iyiydi hem de çok çok iyiydi. Ama işimdi durum hiç iyi değil. Fransa’nın durumu, hatta Avrupa’nı durumu iyi değil. Eski günleri arıyoruz. Bu ülkeyi yabancılar bu hale getirdi???? Ama bu hale gelmesine Fransız siyasetçilerin de göz yumduğunu düşünüyorum. Bu gidişat iyi değil! Siz de farkındasınızdır.

Tansu Sarıtaylı- Türkiye’de kalsaydım diye düşünmüyor musunuz?

İsa Duman- Öyle bir düşüncem yok çünkü buradan memnunuz. Ama değişen bir Avrupa var, bu değişim nereye gider bakalım. Biz de herkes gibi bekleyip göreceğiz. Hiç iç acıcı bir durum yok. İlk geldiğimiz yılların aksime bugünlerde yaşananları görünce insan biraz karamsar oluyor.

Tansu Sarıtaylı- İsa bey ben merak ettiklerimi size sordum. Şayet sizin söylemek istediğiniz başka bir şey varsa söyleyin lütfen.

İsa Duman- Burada Allah’a şükür normal bir hayat yaşıyoruz. Şimdi dönüp de Türkiye’ye gitmeye niyetimiz yok. Gitsek ne yapacağız? 75 yaşına gelmişiz, benim için çok şey bitti yani.

Tansu Sarıtaylı- Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim, ağzınıza sağlık, sağlıcakla kalın.

İsa Duman- Buraya kadar geldiğiniz izin ben teşekkür ederim Tansu bey.

Kategori Tag

Yorumunuzu Ekleyin

E-mail adresiniz yayınlanmayacak.

2 + 1 =