FRANSA’DA YARIM ASIR YAŞAYAN TÜRKLERDEN / İNCİ TUNCAY AKI

69
18 Aralık 2024 tarihinde Tansu Sarıtaylı tarafından eklendi

Fransa’ya bir buçuk yıl diye geldi. Paris’te bir ömür geçirdi. İnci Tuncay Akı hanım. Fransa’da yarım asırdır yaşayan Türklerle ilgili röportajlarımızı sürdürüyoruz. Bugün de İnci Tuncay Akı hanımla birlikteyiz. Henüz 20 günlük gelinken 1,5 yıllığına Fransa’ya gelen İnci hanım, Paris’ten hiç heyecan duymamış. Kendisi Türkiye’de kent merkezinde yaşadığı için Paris’teki eski binaları o zamanki köhne görüntüyü yadırgadığını belirten İnci hanımın gönlünde hâlâ, memleketi var.

Tansu Sarıtaylı- İnci hanım Fransa’ya ne zaman geldiniz?

İnci Tuncay Akı- Ben 1968 yılının şubat ayının sonunda geldim. 20 günlük gelinken Paris’e geldim. Daha doğrusu gelmem icap etti. Yani evlilik dolayısıyla geldim. Bir buçuk yıl sonra Türkiye’ye geri döneceğiz diye geldim.

Tansu Sarıtaylı- O zaman sanırım eşiniz Fransa’da çalışıyordu, onun yanına geldiniz?

İnci Tuncay Akı- Evet eşim terziydi. Diploma alıp döneceğim demişti. Paris’in tanınmış modaevi Pierre Cardin’de çalışıyordu. Fakat memlekete geri dönemedik, burada kaldık. Ömrümüzün yarısından fazlasını Fransa’da geçirdik, hala dönemedik buralıyız artık.

Tansu Sarıtaylı- Peki buraya ilk geldiğinizde zorlandınız mı? Yani alış verişe gittiğinizde mesela neler yaşıyordunuz?

İnci Tuncay Akı- Ben enstitü mezunuyum, okuldan biraz İngilizcem vardı. Dolayısıyla limonu bile İngilizce olarak istiyordum. İlk başta derdimi böyle anlatıyordum. Yine de Fransızların kültürüne yabancıydım, tabii ki zorluklar yaşadım.

Tansu Sarıtaylı- Zorluklar vardı diyorsunuz. İlk yıllarınızda buruda bulamadığınız, özlemini çektiğiniz bir şey oldu mu?

İnci Tuncay Akı- Vallahi geldiğim zaman şimdi dahi et konusu aklıma geliyor. Helal kesim olmayan et yemiyoruz. Geldiğim zaman Müslüman Arap kasap bulduk. Dükkanı Barbes semtindeydi. Oraya gidip etimizi kıymamızı alıyorduk. Ama helal kesilmiş tavuk nerde satıldığını bilmiyorduk. Tavuk yiyemediğimiz için bayağı bir sıkıntı çektik.

Tansu Sarıtaylı- Peki geldiğiniz yıllarda fazla Türk yoktu değil mi? O yıllarda Fransızların Türklere davranışları nasıldı?

İnci Tuncay Akı- Şimdi şöyle anlatayım: Ben Konyalıyım. Fakat babam memur olduğu için tayinler sebebiyle çeşitli şehirlerde bulundum. Babam emekli olduktan sonra Konya’ya döndük, kendi memleketimize yerleştik. Paris’te yaşayan eşimle Konya’da evlendim, oradan gelin olarak Paris’e geldim. Başka yerin kültürünü, başka bir şeyi bilmiyordum. Etrafımızda da Almanya’ya gidenlerden de kimse yoktu. Fakat küçük bir yerden gelmemiştim, şehir merkezinden kalkıp Fransa’ya geldim. Öyle olunca hani Fransa benim için çok değişik farklı bir yer gibi gelmedi.

İstanbul Sirkeci’den 1968 senesinde trenle geldim, sözde bir buçuk yıl sonra geri dönecektik. Dönemedik. Ama bir buçuk yıl sonra Türkiye’ye tatil için uçakla gidip geldim.
Yadırgadığım garip şeyler oldu. İtalya hududuna yaklaşırken, trendeki bazı Türklerin işçi olabilmek için gömleklerini tuvalette yıkayıp, pencerede kuruttuklarına şahit oldum.

Biz Fransa’ya yani Paris’e geldiğimizde iki arkadaşımız vardı, onlar da Konyalıydı. Onlar bizi Paris’te tren garında karşıladılar. Almanya’ya gidenlerle dahi hiç konuşmuşluğum olmamıştı, sinemada izlediğim yabancı filmlerden ötürü Amerika gibi bir yer diye düşünmüştüm. Fakat buraya gelince gördüm ki eski binalar var, şaşırdım ve inanın şoke oldum.

Tansu Sarıtaylı- Paris’te eski binaları görünce moraliniz bozulmuş. Peki nasıl bir eve gittiniz, evden memnun kaldınız mı?

İnci Tuncay Akı- Trende dört tane valizim vardı. Çeyizimden bazı parçaları da getirmiştim, çünkü 20 günlük yeni gelindim. Saint-Lazar semtindeki 9 numaralı binadaki eve geldim. Çok güzel bir apartmandı. Hatta merdivenler bile halı kaplıydı, hoşuma gitti. İçeride de güzel bir evle karşılaştım. Yani kimi başkalarının söylediği gibi ne tuvaleti dışarıda ne banyosu eksik. Öyle bir yerde yaşamadım. Daha sonra taşındığım yerler de güzeldi, ben doğrusunu söylemem gerekirse güzel bir hayat yaşadım.

Tansu Sarıtaylı- İnci hanım, şimdi Fransa’daki Türk toplumu hayli büyüdü, bu ülkede 800 bine yakın Türk var. Paris’te de bir hayli Türk yaşıyor. Sizce bugün Fransızların Türklere bakışı nasıl?

İnci Tuncay Akı- Vallahi bizim gördüğümüz Fransızlar bize hiçbir zaman yabancı gözüyle bakmadılar, pek öyle olan bir semtte de değiliz. Belki karışık bir semt olmasından dolayıdır. Yani burada Araplar, zenciler, Portekizliler hepsi var. Ama uyum içerisindeyiz, yani pek yadırgamıyorlar bizi. Bizim onları yadırgadığımız oluyor. Yani biz bazen yabancıları yadırgıyoruz. Kısaca, hiçbir kimseden ‘sen yabancısın’ diye en ufak bir şey, duymadım ve de dışlama veya tepki de görmedik.

Tansu Sarıtaylı- Peki burada bunca yıldır yaşamış bir kişi olarak Türk kültürüne mi daha yakınsınız Fransız kültüründen de bir şeyler almışlığınız var mı?

İnci Tuncay Akı- Vallahi ben Türk kültürüne yakınım. Fransız kültüründen hiçbir şey almak istemedim, istemem de. Belki Fransız kültürü denildiğinde başka düşünenler vardır ama Türk kültürünün Fransız kültüründen geri kalır bir durumu yok. bizim için . Aslında bizim Türk milleti olarak aşağılanacak durumumuz yok Allah’a çok şükür.

Tansu Sarıtaylı- İnci hanım, sık sık Türkiye’ye tatile gidiyorsunuz. Tabii Türkiye’de sizi üzen bir durumla karşılaşıyor musunuz?

İnci Tuncay Akı- Vallahi çok çok fazla olmadı ama hepimizin yaşadığı durumlar var biliyorsunuz. Yani bize ‘Almancı’ diyorlar başka bir şey demiyorlar. Mesela arabayla giderken bile Kapıkule’den girdikten sonra yabancı plakalı araba görünce üzerine ışık tutmalar, el kol hareketi yapmalar, sollayıp geçmeler… Ne bileyim hakaretler bunlar oluyor. Yani yabancı ülkeden geldiğiniz için bunlarla karşılaşıyorsunuz. Bizi yabancı olarak görüyorlar halbuki Türkiye’deki Türklerden daha çok Türk’üz biz.

Tansu Sarıtaylı- Peki Fransa’ya geldiğiniz için memnun musunuz?

İnci Tuncay Akı- Şimdi nasıl söyleyeyim? Ben Türkiye’de küçük bir köyden çıkmadım. Onun için çok da değişen bir şey yok benim için. Keşke gelmeseydim, keşke Türkiye’de kalsaydım. Burada temelli kalmayı hiç düşünmedim, ama kaldım. Çocuklarım burada. dünyaya geldi onlar bugün dönse yani çocuklarım dönse, onlarla ülkeme dönerim.

Tansu Sarıtaylı- Çocuklar dediniz de İnci hanım, çocukların bir gün Türkiye’ye dönme durumu olabilir mi?

İnci Tuncay Akı- Hiçbir zaman olmaz. Büyük oğlum çocukken buralarda çocuklu Türk aile yoktu. Burada ilk doğanlardan olduğu için Fransızlarla okula gitti, onlarla kaynaştı. Öyle gerekiyordu öyle yaptı. Ama ikinci çocuk okul çağındayken etrafta Türk çocukları vardı. Kızım da biliyorsunuz iki dili rahat konuşabilen birisi hem Türkiye’de Türk hem burada Fransız olarak görürler. Konuşmasında da hiçbir sorun aksan yok. Şartlar, Paris’teki durumunu aratmayacak olsa belki dönebilir. Ama oğullarım dönmez. Onlar burada evlendiler, çocukları burada doğdu burada büyüyorlar.

Tansu Sarıtaylı- Peki İnci hanım, buradaki Türklerin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Aç çok burada düğünlerde etkinliklerde de görüyorsunuzdur.

İnci Tuncay Akı- Türk toplumu eğer çalışırlarsa, dürüst olurlarsa hiçbir zaman sorunları olmaz. Ama şartlar burada da biraz değişti. Frank dönemiyle şimdiki Euro dönemi aynı değil. Hayat eskiye nazaran daha da zorlaştı. Eskiden kolayca bir ev alıyorduk, kolay para biriktirebiliyorduk. Şimdi durum pek aydınlık değil. Para biriktirmeyi geçtim, rahat geçinebiliyorlarsa kendilerini mutlu saysınlar.

Tansu Sarıtaylı- İnci hanım, bana zaman ayırdığınız için size çok teşekkür ederim. Benim sormayı unuttuğum veya sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı? Hatta unutamadığınız bir anınız varsa onu anlatırsanız memnun olurum.

İnci Tuncay Akı- Ne söyleyeyim yok Tansu bey yani memleket hasretinden başka hiçbir şey yok. Annem orada, kardeşlerim orada. Senede birkaç kere gidip geliyoruz. Ne yazık ki başka da bir şey söyleyemiyorum. Buraya kadar gelip bu söyleşiyi yaptığınız için teşekkür ederim.

Kategori Tag

Yorumunuzu Ekleyin

E-mail adresiniz yayınlanmayacak.

7 + = 16