FRANSA’DA YARIM ASIRDIR YAŞAYAN TÜRKLERDEN / ALPAY EVİN

64
20 Aralık 2024 tarihinde Tansu Sarıtaylı tarafından eklendi

Fransa’da yarım asırdır yaşayan Türklerle ilgili röportajları sürdürüyoruz bugün de 59 yıl evvel Galatasaray Lisesi öğrencisiyken Fransa’ya gelmiş. Alpay Evin, aynı okuldan Tanir ismindeki arkadaşıyla iki kafadar öğrenci, lise diploması alamamışlar son imtihanda, Fransa’da hem çalışıp hem okuruz düşüncesiyle yola koyulmuşlar, Fransa’nın Champagne bölgesine gelmişler ve ilk işleri bağ bozumunda çalışmak olmuş, 15 günde kişi başı 300 franck para kazanmışlar ve 15 gün sonra Paris’e gelmişler, kazandıkları para onlara 3 ay yetmiş. Çok iyi Fransızca öğrenip Türkiye’ye dönüp ilk işleri Galatasaray lisesinde imtihana girip diploma almakmış. Ama ne yazar diyor Alpay Evin, geliş o geliş 59 yıl olmuş hala dönemedik diyor.

İstanbul Galatasaray Lisesinde Fransızcadan takılınca, Fransa’ya geldi, ömrü Paris’te geçiyor. Fransa’da yarım asırdır yaşayan Türklerle ilgili röportajları sürdürüyoruz. Bugün de 59 yıl evvel Galatasaray Lisesi öğrencisiyken, okul arkadaşıyla birlikte Fransa’ya gelen Alpay Evin ile birlikteyiz. Henüz lise son imtihanlarını geçemedikleri için hem Fransızcalarını geliştirmek hem de çalışmak için Fransa’ya gelen iki arkadaş, ilk geldiklerinde bir bağ bozumunda çalıştıkları Fransa’dan dönemedi.

Fransa’da yarım asırdır yaşayan Türklerle ilgili röportajları sürdürüyoruz bugün de Alpay Evin ile birlikteyiz. Galatasaray Lisesi’nin son sınavların vermeden Fransa’ya gelen Evin, bu ülkeye geliş sebebini ve hayatının bir özetini paylaşacak.

Tansu Sarıtaylı- Alpay bey Fransa’ya ne zaman ve nasıl geldiniz?

Alpay Evin- Fransa’ya 1965 yılında daha liseden mezun olmamışken, Taner adlı arkadaşımla birlikte geldim. O zaman fazla uçak yoktu. Trenle, 3 gün 3 gece yolculuk yaptık.

Tansu Sarıtaylı- Fransa’ya geliş amacınız neydi?

Alpay Evin- Galatasaray Lisesi’nde okuyorduk. Fakat lise diploması (baccalauréat) alamamıştık. Yani sınıfı geçemeyince “Fransızcadan çaktık, Fransızca kompozisyondan çaktık. Bari Fransa’ya gidelim, orada Fransızcamızı ilerletir seneye döner imtihana gireriz, diplomamızı alırız” diye düşündük. Fransızcamızı geliştirmek ve baccalauréat sınavını vermek için faydası olur diye geldik.

Tansu Sarıtaylı- O yaşta ve kısıtlı şartlarda hem de okulu henüz bitirmemişken nasıl geldiniz?

Alpay Evin- Okulda, dert yanıyorduk. Derdimizi öğrenen Fransızca hocamız “Siz Fransız konsolosluğuna gidin, orada size bir çözüm bulurlar” diye akıl verdi. Çünkü talebelere yönelik birtakım şeyler vardı. Yani yaz tatillerinde çalışılacak yerler oluyordu. Hatta hocamız “Bağbozumu için bile çalışacak işçiye ihtiyaç oluyor” dedi.

İstanbul’daki Fransız konsolosluğuna gittik. Oradan, Fransa’nın şampanya bölgesinde bir bağbozumu yeri için belge aldık. Bize davetiye yolladılar. Türkiye’den döviz falan almadan yola çıktık. Zaten o yıllarda Türkiye Cumhuriyeti devletinin döviz kısıtlaması vardı. Neyse Fransa’ya gelince önce şampanya bölgesine ulaştık. Bağbozumuna katıldık. 15 gün orada çalıştık. Üstelik 300 Frank da para kazanmıştık. O parayla Paris’e geldik. Arkadaşımla birlikte 600 Frank para ediyor, o para bize 3 ay yetti.

Tansu Sarıtaylı- Paris’i görünce Fransa ve geleceğiniz hakkında ne düşündünüz?

Alpay Evin- Biz Türkiye’de dünyayı sinema vasıtasıyla görürdük. Tabi gidip böyle bir Avrupa’da yaşama sevdası vardı. İllaki gidelim orada okuyalım derdik ama paramız yoktu. Amerikan filmlerinde de görürdük, herkes gidiyor, hem çalışıyor hem de okuyor. Biz de dedik ki Fransa’ya gideriz hem çalışır hem okuruz. Biraz da o gayeyle geldik buraya ve o şekilde kaldık.

Tansu Sarıtaylı- Fransa’ya geldiğiniz zaman hangi durumda zorlandınız? Her ne kadar Galatasaray Liseli olsanız da Fransızca konusunda zorlandınız mı?

Alpay Evin- Tabi tabi. Fransızcamız zaten çok iyi değildi. Gerçi Galatasaray Fransızcası derler ama bizimki o kadar iyi değildi. Yalnız şöyle de bir durum var, biz buraya gelince farkına vardık ki mektepte öğrenilen Fransızca ile halkın konuştuğu yani sokaktaki Fransızca aynı değil. Ondan dolayı da zorlandık. Tabi bizim geldiğimiz zaman henüz 1968 olayları olmamıştı. Dolayısıyla yabancı talebelere, yabancılara ilgi çoktu, hoşgörü, anlayış vardı. Sokaktaki polis bile bir derdiniz olsa selam verip “Buyurun efendim ne istiyorsunuz” derdi. 1968’den sonra bu durumlar çok değişti.

Tansu Sarıtaylı- Peki geldiğiniz ilk zamanlar Türkiye’de olup da burada bulamadığınız bir şeyin özlemini çektiniz mi?

Alpay Evin- Tabii çekmez olur muyuz? Yiyecek mesela. O zamanlar şimdiki her şey bulunmuyordu.  Burada, Türkiye’den gelen yiyecek maddeleri yoktu. Şimdi rakı, peynir bile var.

Tansu Sarıtaylı- Aradığınız yiyecekleri nereden buluyordunuz?

Alpay Evin- Ben evimin karşısındaki Arap bakkalda bile Türk peyniri buluyorum. Fakat o yıllarda yoktu böyle şeyler. Çok özlerdim.

Tansu Sarıtaylı- Peki ilk geldiğiniz yıllarda Türkiye’yi takip ediyor muydunuz?

Alpay Evin- O yıllarda babam okuduğu gazeteleri biriktirip ayda bir paket yapıp postayla buraya gönderirdi. O gazetelerden bir aylık gecikmeyle Türkiye hakkındaki haberleri alırdım.

Tansu Sarıtaylı- Peki geldiğiniz zaman şampanya bölgesinde bulunmuşsunuz. Ya Paris’e geldiğiniz zaman ne fark oldu? Orada ve Paris’te Türkler var mıydı?

Alpay Evin- O zamanlar bu kadar Türk yoktu. Türk dediğiniz zaman kimisi hiç bilmiyordu. Hiç unutmam bir gün metroda Taner’le beraber konuşurken yaşlı bir adam geldi “Efendim, çok özür dilerim, rahatsız etmek istemem ama dikkatimi çekti. Ben dil meraklısıyım fakat sizin ne konuştuğunuzu hiç anlamadım. Hiç duymadığın bir dili konuşuyorsunuz” dedi. Biz de “Türkçe” deyince adam “Ha ya” falan dedi. Demek ki o yıllarda Türkiye ile çok irtibat yoktu hatta Türk de pek yoktu Fransa’da.

Tansu Sarıtaylı- Pek Türk yoktu diyorsunuz, peki Fransızların o yıllarda Türklere bakışı nasıldı?

Alpay Evin- Ben az çok Fransız toplumunun bakışını tecrübe ettim. Tabi talebe olarak geldiğim için daha avantalı bir durumum vardı. Yani girdiğim iş yerlerinde patronlarım beni evlerine dahi davet ederlerdi. Yani “Sen Türk’sün, hem okuyorsun hem çalışıyorsun, aferin, bravo” falan diyenler de oldu. Hatta bir ara meşhur bir dergide fotoğraf asistanlığı yapıyordum. Dekorasyon üzerine işler. O sırada mimarlık okuyordum. Patronlarımdan Jean Adam ile ahbap olduk. Beni evine yemeğe davet etti. Hem talebeyim hem, hem çalışıyorum hem de Avrupa kültürüne epey haizim yani biliyorum. Epey şaşırıyorlardı.

Tansu Sarıtaylı- Peki Fransızların şimdi Türklere bakışları nasıl?

Alpay Evin- Şimdi değişti. Çok değişti. Hatta politik sebeplerden dolayı. Mesela Suriye olayından sonra çok daha değişti. Bunlar, Türkiye denildiğinde hepsi Suriye’yi düşünüyor. Yani Suriyeli göçmenler buraya gelecek diye Fransızları hatta Avrupa toplumunu korku sarmış durumda. Bana göre bu konuda bir panik havasındalar.

Tansu Sarıtaylı- Siz geldiğiniz yıllarda Fransa’da pek Türk yoktu. Şimdi 800 bin Türk yaşıyor. Fransa’daki Türk toplumunun geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Alpay Evin- Tansu bey valla benim gördüğüm kadarıyla burada problem terörizm. Terör olayları sebebiyle ‘aşırı İslami akımlar’ problem oldu. Bu durumdan çok korkuyorlar. Fakat daha çok Afrika’dan gelenlerden veya Araplardan dolayı. Benim gördüğüm kadarıyla Türkler arasında Allah’a şükür öyle terörist olaylara girenler yok. İnşallah da karışmazlar. Dolayısıyla Türklere bakışları o kadar da kötü değil.

Tansu Sarıtaylı- Ömrünüzün büyük bölümü Fransa’da geçmiş. Burada yıllarca SİPA Presse’de çalıştınız. Kültür olarak Türk kültürüne mi daha yakınsınız yoksa Fransız kültürüne mi daha yakınsınız?

Alpay Evin- Vallahi insan bir kere doğduğu, büyüdüğü yerin kültürüne daha yakın oluyor. Çocukluğunuz ve gençliğiniz hayatınız boyunca sizi takip ediyor. Belki ben buraya 5-10 yaşından önce gelseydim herhalde başka türlü olurdu. Gayet tabi Türk kültürüyle büyüdüm. Ama Fransız kültürü de benim Türkiye’deyken de yakın olduğum bir kültürdü. Yani sanat olarak, müzik olarak, ne bileyim edebiyat olarak falan. O yüzden burada kültürel açıdan zorluk yaşamadım. Hatta onlara da birçok şey öğretiyorum.

Tansu Sarıtaylı- Peki Türkiye’ye tatile gidiyorsunuz haliyle Türkiye’ye tatile gittiğiniz zaman sizi üzen bir durum oluyor mu? Size Avrupa’dan geldiğiniz için fiyatlarda oynama yapıyorlar mı?

Alpay Evin- Yok. Zannetmiyorum. Pazara gittiğiniz zaman, hele yanınızda arkadaşlarınız olur da Fransızca konuşursanız. Adam fiyat şu kadar diyor. Ben Türkçe konuşmaya başlayınca zaten aman diyorlar, “Abi siz ne kadar güzel Türkçe konuşuyorsunuz? Türkçeyi nerede öğrendiniz” diyorlar. “Ben Türk’üm” diyorum inandıramıyorum.

Fakat Türkiye çok değişti. Türkiye birçok bakımdan çok ileriye de gitti. Hatta Fransızlar bile şaşırıyorlar. Türkiye çok büyük bir tenakuz (çelişki/aykırılık) memleketi. Yani Türkiye’de çok modern çok güzel şeyler var, fakat çok geri giden şeyler de var. Tabi onlar insanı üzüyor. Bazı dostlar bana “Dönmüyor musun” diye sitem ediyorlar. Ben de onlara “Artık yaşlandım. Bu Türkiye artık benim Türkiyem değil. Benim Türkiyem uzakta kaldı. Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyorum artık” diyorum.

Tansu Sarıtaylı- Peki burada çocuklar var. Onların Türkiye’ye bakışları nasıl?

Alpay Evin- Onlar burada Fransız olarak büyüdüler. Zaten anneleri Fransız’dı. Onun için bir şey söyleyemeyeceğim. Fakat Türkiye’yi çok seviyorlar. Mesela oğlum liseye giderken, Galatasaray futbol takımı maç kazandığında Galatasaray üniforması veya ay yıldızlı Türk Milli Takımı üniformasını giyip mektebe (okula) öyle giderdi. Türk takımının başarısıyla iftihar ederdi. Fakat bugünlerde futboldan pek konuşmak istemiyorlar, çünkü çok maç kaybetmeye başladık.

Tansu Sarıtaylı- Onlar bir gün Türkiye’de yaşamayı düşünürler mi?

Alpay Evin- Hayır, hayatlarını burada kurdular. Türkiye’deki malım mülküm de kalır benden sonra ne yaparlar bilmiyorum. Fakat Türkiye’ye tatile gitmeye bayılıyorlar. Torunlarımızı Türkiye’ye tatile götürüyorlar. Benim de bilmediğim yerleri keşfediyorlar.

Tansu Sarıtaylı- Alpay bey Fransa’ya geldiğiniz için memnun musunuz?

Alpay Evin- Memnunum. Dünyanın neresine giderseniz gidin her yerin iyi ve kötü tarafları var. İnsanların da iyisi kötüsü var. Yani milletleri iyi millet kötü millet diye ayıramayız. Her millet eşittir. Ama insanların içinde iyi var kötü var. Buraya geldiğim için memnunum ama Fransa’da beğenmediğim çok şey var.

Tansu Sarıtaylı- Peki Türkiye’de kalmış olsaydınız ne durumda olurdunuz? Meslek olarak yaşantı olarak nasıl olabilirdi hiç düşündünüz mü?

Alpay Evin- Tabii. Herhalde okul, öğrenim seviyem ve yaşadığım muhit bakımından Türkiye’de iyi bir durumum olurdu. Buradaki maddi durumuma göre daha zengin olabilirdim. Hatta akademik bir kariyer yapardım, profesör olurdum. Ne bileyim öyle olabilirdi.

Tansu Sarıtaylı- Alpay bey bana ayırdığınız zaman için teşekkür ederim. Benim sormayı unuttuğum veya sizin eklemek istediğiniz bir şey var mı? Ayrıca Fransa’da ve buradaki Türk toplumuyla ilgili olsun unutamadığınız bir anınız var mı?

Alpay Evin- Anılarım çok. Anlatmaya kalksam çok uzun sürer. Burada hepimiz güzel günler geçirdik.

Tansu Sarıtaylı- Peki Fransa’daki Türk toplumu için bir tavsiyeniz var mı?

Alpay Evin- Fransa’daki Türk toplumu ve özellikle gençler için şunu söylemek isterim: Eğer burada rahat yaşamak istiyorsanız buraya biraz adapte olmak gerekir. Hayatınızı ona göre ayarlayın. Türkiye’dekinin aynı şekilde burada yaşamak şart değil. Türkiye’ye gittiğinizde oraya göre yaşarsınız elbette. Ama burada Fransız gibi yaşamaları lazım. Buradaki cemiyetin kendilerini kabul etmesi için bu entegrasyon şart. Yani insanlarımız uyum sağlamalı.

Buradaki Türklerin hemen hemen hepsi işçi olarak gelmiş. Çocukları burada okuyor, iş buluyor, adapte oluyor. Mevkileri yükseliyor. Bunlar hoşumuza gediyor. Birçok arkadaşım var ki çocukları çok iyi mevkilere gelmiş. Kimisi doktor, kimisi avukat, kimisi bir Fransız kurumunda müdür. Her türlü insanımız var. O bakımdan hiç fena değil demek ki ümit var. Ayrıca çocuklarımızı unutmamak lazım. İnsanlar nerede mutluysa orada yaşasın. Türk toplumu burada kalıcıdır.

Tansu Sarıtaylı- Alpay Bey bana zaman ayırdığınız için teşekkürler.

Alpay Evin- Rica ederim. Buraya kadar gelip bu röportajı gerçekleştirdiğiniz için ben teşekkür ederim.

Kategori Tag

Yorumunuzu Ekleyin

E-mail adresiniz yayınlanmayacak.

23 + = 32