FRANSA’DA YARIM ASIRDIR YAŞAYAN TÜRKLERDEN / İBRAHİM YAVAŞ

214
23 Şubat 2025 tarihinde Tansu Sarıtaylı tarafından eklendi

Fransa’ya 54 yıl evvel inşaat ustası olarak geldi. Değiştirmeden hep aynı semtte yaşadı. Fransa’da yarım asırdır yaşayanlar röportajlarımız için bu sefer inşaat ustası İbrahim Yavaş beyle görüştük. İstanbul Sirkeci’den trenle Fransa’ya gelen İbrahim bey, Türkiye’ye tatillerine de trenle gidip geliyor. İbrahim bey “Türkiye’de her şeyimiz var. Ama bir türlü kesin dönemiyoruz. Çünkü çocuklar burada, torunlar burada, hayatımız böyle gelip geçiyor” diyor.

Fransa’da yarım asırdır yaşayan Türklerle röportajlarım sürdürüyoruz. Bugün de 50 yılı aşkın süredir Fransa’da yaşayan İbrahim Yavaş beyle birlikteyiz kendileri bize Fransa’daki yaşantını kısaca özetleyecek.

Tansu Sarıtaylı- İbrahim Bey Fransa’ya ne zaman ve nasıl geldiniz?

İbrahim Yavaş- 1971 yılında İstanbul Sirkeci’den trene binip geldim.

Tansu Sarıtaylı- İbrahim bey hangi iş kolunda çalıştınız?

İbrahim Yavaş- Hep inşaat sektöründe çalıştım.

Tansu Sarıtaylı- Siz Türkiye’den sözleşmeli geldiniz değil mi?

İbrahim Yavaş- Türkiye’de ustaydım, karkas binayı yapabiliyordum. İstanbul’da bizi kontrol ediyorlardı. Mühendis bizi kontrol ederken, dikkatini çekmişim. Şöyle ki inşaatta benden önce girenlerin tuğlalarını yapmışlardı. Ben de şantiyeyi temizledim, öyle başladım. Mühendis “Ben sana tuğla muğla yaptırmayacağım. Senden sonrakilere yaptırıyorum. Sen zaten kapıdan girer girmez inşaat alanını temizledin. Fakat bunu başkasına anlatma, yoksa diğerleri de senin yaptığını yapar işin kolayına kaçmaya çalışır, benim işim bozulur” dedi.

Tansu Sarıtaylı- Fransa’ya ilk geldiğiniz zaman zorlandınız mı?

İbrahim Yavaş- Ben Uşaklıyım. İstanbul’da çalıştım ama Fransa’ya geldiğimde elbette zorlandım. Mesela başta dil konusu başta olmak zorluk yaşadım. Ama Fransızcayı çabuk öğrendim. Şimdi aşağı yukarı bir Fransız kadar konuşabiliyorum.

Tansu Sarıtaylı- Peki alışverişler neler yaşadınız?

İbrahim Yavaş- Alışveriş yaptıktan sonra cebimiz bozuk para dolardı. Çünkü hep büyük banknot verirdik. Onlar da bize para üstü olarak bozuk para verirdi. İyi zamanlarımız oldu, kötü zamanlarımız oldu. Allah’a şükürler olsun işte burada geçinip gidiyoruz.

Tansu Sarıtaylı- İlk geldiğiniz aylarda neyin özlemini çektiniz? Türkiye’de olup burada bulamadığınız bir şey aradınız mı?

İbrahim Yavaş- Çok oldu. Fransa’ya geldiğimiz 1971 yılında Paris’te ‘Export’ diye bir lokal vardı. Sadece orada barbunya bulabiliyorduk, bir de fasulye. Ayrıca Türkçe sinema kaseti almaya giderdik.

Tansu Sarıtaylı- Peki İbrahim bey, Fransa’ya geldikten sonra nerede yaşadınız, çok değişiklik oldu mu?

İbrahim Yavaş- Ben ilk gelip kaldığım yerden başka bir yere çıkmadım. Hep aynı semtte kaldım. Beauvais kasabasına geldim, orada yaşadım. Yalnız Cergy Pontoise var, oraya gider gelirim. Yani orada da cami ve market olduğu için oraya gidiyorum.

 Tansu Sarıtaylı- Peki iş açısından çok değişiklik yaşadınız mı?

İbrahim Yavaş- İnşaatta çalışma ritmi çok iyiydi. Fransa’da üç iş yeri değiştirdim, 3 patronum oldu. Yani çok iş değiştirmedim. Cumartesi işi bıraktığımda pazartesi yeni işe başladım. Boşluğum, gün kaybım da olmadı. Hiçbir zaman işsiz kalmadım. Kendimi methetmek gibi olmasın ama ben hatırı sayılır ustalardan sayılırdım o yönden rahatım yerindeydi.

 Tansu Sarıtaylı- Peki geldiğiniz yıllarda Fransızların Türklere bakışı nasıldı?

İbrahim Yavaş- Çok iyiydi, bize karşı her zaman iyiydiler. Çünkü bizler belli meslekleri bilip gelen insanlar olduğumuz için önem veriyorlardı. Bilhassa ben işimi çok çabuk kavradım, zaten Türkiye’de usta olduğum için burada şantiyelerdeki sisteme çabuk alıştım. Onun için işler bana zor gelmedi. Tabi dil konusunda zorlandığımız oldu.

Tansu Sarıtaylı- Sizin geldiğiniz yıllarda fazla Türk de yoktu değil mi burada?

İbrahim Yavaş- Evet fazla yoktu. Sohbet edecek birini bulmak da zordu. Bir tanıdığım vardı, Simca araba fabrikasında çalışırdı. Sohbet edebilmek için onun yanına giderdim. O yıllarda bu çevrede genelde inşaatlarda çalışanlar vardı.

Tansu Sarıtaylı- Yarım asrı aşkın süredir buradasınız. Fransızların yaklaşımı nasıl, Türlere nasıl bakıyorlar?

İbrahim Yavaş- Bakış deyince, küçük bir köyde kalıyorsanız bir sorun yok. Küçük yerlerde sorun olmuyor. Ama büyük yerlerde sizi küçümsüyorlar. Şimdi bir de sistem çok değişti. Fakat bizde pek zorluk olmadı.

Tansu Sarıtaylı- Zannedersem sizin geldiğiniz yıllardaki bakışları değişmiş olabilir.

İbrahim Yavaş- Tabii değişti. Ama yabancı fazla. Yani yabancı nüfusun fazla olduğu yerlerde tavır da değişiyor. Ama denk çalışmak lazım, yani kendine gibi çalıştığın müddetçe bir sorun yok

Tansu Sarıtaylı- Peki Fransa’daki Türk toplumunun geleceğini nasıl görüyorsunuz?

İbrahim Yavaş- Şimdi şöyle düşünüyorum, bizim Türklerin önceden çoğu terzi olarak çalışıyordu. Tanınmış moda evlerinde işleri vardı. Şimdi ondan biraz uzaklaştılar, inşaat sektörüne döndüler. Bu böyle olunca inşaat sektöründe iyi tutunanlar oldu. Sağlam iş yapanlar bu ülkede tutunabiliyor. Ama düzgün iş yapmayanlar tutunamıyor. Buna çok kere şahit oldum.

Tansu Sarıtaylı- Peki emekli oldunuz mu İbrahim bey?

İbrahim Yavaş- Fransa’da yaşıyorum, buradan emekli oldum. Türkiye’den para ödeyerek oradan da emekli oldum. Çocuklarımın hepsi burada yaşıyor. Hepsi sözümü tuttu. Burada kendilerine birer ev aldılar. Değişik yerlerde de olsa burada yaşayanlar için ev bir garanti.

 Tansu Sarıtaylı- Ömrünüzün büyük bölümünü Fransa’da geçirmişsiniz. Kültür olarak hangi kültüre daha yakınsınız?

İbrahim Yavaş- Şimdi şöyle diyelim: Sanırım ikisinin ortasındayım. Türkiye’yi de seviyorum burayı da seviyorum. Ama ara sıra Türkiye’ye gittiğimde çok da kalıyorum. Babam sağken daha çok gidiyordum. Benim için kültür açısından bir sıkıntı yok. Her iki tarafa da uyum sağlamak lazım.

 Tansu Sarıtaylı- Peki çocuklar var değil mi?

İbrahim Yavaş- Üç kız bir oğlan var. Oğlum asansör şirketinde montaj ve tamir hizmeti veriyor. Hatta Sultan Ahmet Camii’nin asansörünü benim oğlum kurdu. Bir yandan torunlar büyüyor.

Tansu Sarıtaylı- Peki çocukların Türkiye ile ilişkileri nasıl?

İbrahim Yavaş- Çocukların Türkiye ile bağı biraz az. Çünkü burada büyümüşler, buranın yaşantısına uydukları için Türkiye’de her istediklerini bulamıyorlar. Mesela söylemek ayıp olmasın, Türkiye’de kışlık evimiz de var yazlık evimiz de. Fakat Türkiye’ye gittiklerinde tam adapte olamıyorlar. Belirli bir yaşa geldiklerinde oğlumu ve kızlarımı Türkiye’ye götürdüm. Hani Türkçeleri gelişsin diye düşündüm. Onun için Türkiye’de okumalarını sağladım. Yaz tatillerinde de Türkiye’ye götürdüm. 18 yaşa gelmeden de Fransa’ya geri getirdim. Malum belirli yaş sonrası Fransa aile birleşimi olsa bile oturma izni vermiyor. Hatta çocuklardan birisi ticaret lisesine kadar okudu diğerleri ortaokul ikinci sınıftan sonra oradan ayrıldı. Fransa’daki kısıtlamalar sebebiyle belirli bir yaşta onları orada daha fazla tutmadım.

Tansu Sarıtaylı- Peki İbrahim bey bir gün Türkiye’ye kesin dönüş yapıp orada yaşamayı düşünür müsünüz?

İbrahim Yavaş- Ben Türkiye’yi seviyorum orada yaşamak benim için çok zor değil.  Çünkü orada çok iyi vakit geçiriyorum. Bir de oturduğum şehri seviyorum. Türkiye’yi seviyorum. Allah’a şükür böyle bir problemim yok.

Tansu Sarıtaylı- Peki buradan Türkiye’ye tatile gidiyorsunuz, sizin Avrupa’dan olduğunuzu biliyorlar, tatsız bir durumla karşılaşıyor musunuz?

İbrahim Yavaş- Tabii buradaki alışkanlıklar orada da devam ediyor. Bazen üçü beşe tutmaya çalışıyorlar. Biz de o duruma göre hareket etmeye çalışıyoruz. Ama bayağı uğraşıyoruz. Hayat böyle diyerek, bazı şeyleri ülkemiz olduğu için kabulleniyoruz.

Tansu Sarıtaylı- Fransa’ya geldiğiniz için memnun musunuz İbrahim bey?

İbrahim Yavaş- Türkiye’de kalsam daha iyi bir şeyler yapabilirdim, ama Fransa’ya geldiğim için de memnunum. Hiç değilse burada çocukları okuttuk. Çocuğumun biri buradaki hastanede doktor.

Tansu Sarıtaylı- İbrahim bey bana ayırdığınız zaman için çok teşekkür ederim. Benim size sormayı unuttuğum veya sizin anlatmak istediğiniz bir şey var mı?

İbrahim Yavaş- Çok hatıra var da şimdi iyi hatırlayamıyorum. Buraya adapte olmak için çalıştık, hep gayret ettik. 1971 yılından bu yana uğraştım ama ne kadar adapte olduk onu da bilemiyorum.

Tansu Sarıtaylı- İbrahim bey bu söyleşi için çok teşekkür ederim.

İbrahim Yavaş- Rica ederim ben çok teşekkür ediyorum sağ olasınız.

Kategori Tag

Yorumunuzu Ekleyin

E-mail adresiniz yayınlanmayacak.