Sanat Dostları ve Olası Karşılaşmalar Fotoğraf Sergisi. Başkent Paris’in 20 bölgesindeki Fouart Sanat Galerisi Türk Fotoğraf Sanatçısı Eda Kızıl’a ev sahipliği yaptı ve sözü şimdi ki an fotoğrafçısı Eda Kızıl’a bırakmış.
vermeye karar verdi.
Dünyayı kasıp kavuran Covid-19 salgını mücadelesi çerçevesinde uygulanan karantina günlerini objektifiyle beleyen Eda Kızıl, 11-16 Haziran tarihleri arasında karantina günlerinde karşılaşmalar, yakınlaşmalar, dayanışmalar ile yaşadığı apartmandaki komşularla birlikte Koronaya karşı direnmeyi objektifiyle hikaye leştiren fotoğraf sanatçısı Kızıl, sanat severlerin beğenisine sunuyor.
Fotoğraf sanatçısı Eda Kızıl, fotoğraf sergisinin hikayesini şöyle anlattı. “Hayat durma noktasına geldiğinde, günlük rutin yaşantımızdan uzaklaşmak zorunda kalındığında, kendi ruh halimize bakıp, kendimize ve sonra yakınımızdaki insanlara yaklaşmamız mümkün oldu.
Ancak o kadar uzaktaydık ki. Birlikte yalnızlığa direnmek, bu süre zarfında başımıza gelen en iyi şey oldu. Çevremizdeki insanları keşfetmenin harika bir macera olduğunu anlamış olduk. Virüsün bulaşma riski, bizim kuşağımızın daha önce hiç bilmediği sokağa çıkma yasağı, kısıtlamalar, belirsizlikler, ölüm tehlikesi, düzenin olası altüst oluşu bizde çok sayıda duygu ve davranışa neden oldu: Kaygı , korku, hareketsizlik, sessizlik, arzu, içsel keşif, birlik arayışı, sevdiklerimize yakınlaşma ihtiyacı, bizimle aynı çatı altında yaşayanlara içimizde bir yakınlaşma arzusu doğdu.
Kendimi ifade etme biçimim fotoğraf. Aynı zamanda belirli durumlar ve duygularla başa çıkma yöntemim de bu oldu. Bu benim de parçası olduğum bu proje, aslında kişilerin ve mekanların doğasını algılamamızı sağlayan bir hikayedir bu; Belirli bir süre boyunca küçük ölçekli belgesel çalışması da diyebiliriz bu sergiye.
Bir yandan kendi hayatımın görsel tarihini oluşturmaya devam ederken bir yandan da bu tarihin içinde kendimi yeniden keşfetmeye başladığım bir yolculuk.Sanat uygulamaları veya desenler. Kapanma günlerine karşı tam bir direniş şekli oldu. Karantina döneminde kurkuladığım bu projede, aynı binada yaşadığım komşularımı ölümsüzleştirmek ve onların günlük yaşantılarını sunmak istedim. Hepsi bu !
Kendi duygularımdan yola çıkarak hazırladığım soruları, kendilerini en iyi hissettikleri, en çok vakit geçirdikleri yerlerin doğal ışığı altında objektifime yansıtarak, bir nevi hapsedilmenin gölgesinden kaçış, hayatı kucakladığımız yerde kendimizi bulmak için onların düşüncelerini öğrenebilmek için sorular sordum.
Bizi sevdiklerimizden soyutlayan bir dönemde, ötekinin keşfinin, ortak kaygılar ve sevinçler arasında bir sarkaç salınımının öyküsünü göstermek istedim. Bir iç yolculuk gibi. Bir binanın içinde, kendi içimizde. ” Sucumuz mu ? “Koronaya yakalanmamak” İşte benimve dostlarımın muhteşem hapisane halleri !